17 Haziran 2015 Çarşamba

Sinema Bir Şenliktir...

 

Türk Sinematek' inin kurucusu, şair, ilk kitabı İshak ile göz doldurmuş öykücü. Sonra gazeteci, şiir çevirmeni,  dergici, Onat Kutlar.

"Onların her birini ayrı ayrı anlatmak nerdeyse olanaksızdır. Çünkü hepsi birbirine benzer. Henüz cemreler bile düşmeden, kışın hükmü  sürerken, sessiz kar örtüsü üstünde kimsenin beklemediği bir zamanda açarlar. O kadar güzel, diri ve narindirler ki insan ağlayabilir. "*


Kardelenleri anlatımına insan  ağlayabilir,  bu duyarlığı çok kaba eller incittiler. Teröre lanet olsun.

Okurgezerin Budapeşte' ye gidişi o, "Tuna' nın en güzel göründüğü kent, güzel kent bir biblo kadar güzel " yazdığı içindir.

Unutulmuş Kent ve Çeviri Şiirler ölümünden sonra çıkan bir kitap, kapak fotoğrafı eşi Filiz Kutlar ' ın. 


"Ortaçağ'ın büyük yapıtlarının, gotik katedrallerinin çoğunun mimarı belli değildir. O görkemli yapıtlar, aralarında şimdi adlarını kimsenin bilmediği mimarların da bulunduğu halk kitlelerinin Çabalarıyla yükselmiştir. Ben Charlie Chaplin i o mimarlardan biri gibi düşünüyorum " **

Biz de sizi Onat Kutlar 

*  Bahar İsyancıdır ' dan

** Sinema Bir Şenliktir ' den



15 Haziran 2015 Pazartesi

Sicilyaa, Kesinlikle Tekrar Gidilesi...


Okurgezer ve arkadaşları Sicilya'ya kışın gittiler çünkü, sonbaharda gidip Etna'nın yürüyüş yollarında yürümek, gidilemeyen güzel kentlerini de gezmek için tekrar gitmek istenir. 


Bu volkanik topraklar çok bereketli oluyormuş, bitki örtüsü çeşitliliği gözlemi için yürüyüş rotaları vardı gezi öncesi ders çalışmalarda öğrendiğim. Otobüsle çıktık, yürümedik ve ılıman iklimlerinde belki yerlilerinin de çok göremedikleri Karlı Etna yı gördük biz de. Bu da güzelmiş. Vezüv  Yanardağı için söylenilen, burada yetiştirilen üzümlerden yapılan şaraba , Lacrima Cristi Îsâ nın Gözyaşları denilir tanımlaması Etna bölge şarapları için de söyleniyor olabilir.

Palermo' nun 1860 doğum tarihli lokanta-kahvesi Spinnato yu pek beğendik. Koyu renkli ahşap duvarlı, vitraylı, tablolu, kitaplıklı idi, ev gibi bir antik kahve. Çok sevdiğimiz canoli lerden yedik. Kanal tatlıları bizim gibi tatlıseverlere gerçekten şölen, dışı çıtır silindirin içi  keçi peynirli krema ile doldurulmuş gibi tanımlanabilirler de belki ama tanımı boşverip tatmak en iyisi. Opera  Binası'nda yılbaşı için düzenlenmiş çeşitli sergilerde yiyecek ürünler, el sanatları ürünleri sunulmakta idi, güzel peynirlerinden aldık, karabiberli, Antep fıstıklı peynirler aldık ki daha iyileri de okurların ağızlarına layık.

Balıkçı Kasabası Cefalu gerçekten de gezi öncesi okunanlar gibi mis gibi sabun kokuyordu, evlerde çamaşırlar yıkanmış, asılmıştı, demek ki balık kokar alınganlığı ile bu kasaba devamlı çamaşır yıkayarak bu imajı devam ettiriyordu. 

Romano- Grek antik tiyatrosuna tepelere tırmanarak ulaştığımız Taormina çok güzeldi. Messina , Başı Dumanlı Etna ve antik tiyatro muhteşem bir resim oluşturuyordu. Döndükten aylar sonra seyahat fotoğraflarında gördüğümüz resmin aynısını naçizane de çekmiş idik, ancak bulabilseydik.

Kral Dağı anlamına gelen Monreale katedrali gördüğümüz en güzel mabedlerden biri, altın ve ahşap işçiliği başarılı ve çokça altın kullanılmış olmasına karşın rahatsız edici değil.

Devam edebilir...




14 Haziran 2015 Pazar

Kitap : Bir Imparatorluk Çökerken


Osmanlı imparatorluğu , 1911 Selanik doğumlu, zorunlu göçmenlik.


Yoksul yıllar, İstanbul işgal altında, geçim için Balıkesir'e göç ediyor aile ve sonra Anadolu'nun güneyi, doğusu zor yılların  zor ulaşım koşullarında geçen çocukluk, genç kızlık yıllarından sonra yeniden Istanbul ve genç Cahit ilk kadın yazarlarımızdan biri. 

Babası Hüseyin Cahit Yalçın hayranı olduğu için kızının adını Cahit koyuyor.

Cahit kendi anlatımıyla su gibi yazıyor, bir çok masal, roman, anı . Masalları ile Andersen ödülü alıyor.

Bugün genç olan bir çok çocuğu büyüttüğü Herte Verte Pitte sini okuyacak çocuklara bereler örecek kadar sevimli, buluşçu, becerikli.

Doksanlarında kaybettik , Işık içinde yatsın, masallarıyla yeni kuşaklar büyüsün, Selanik kızının  bol üretimli yaşamı yol göstersin.



13 Haziran 2015 Cumartesi

Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil


O yüz Yaşında olacaktı yaşasaydı , bu yıl.
Okurgezer her sonbahar yürüdüğü yollarda rastladığı Malta eriği ağaçlarının çiçeklerini koklamaya onu okuduktan sonra başlamıştı.


İstanbul' un iki Yakasında bir çok değişik semtte oturmasına karşın son yıllarını Kadıköy'de geçirdi. Kadıköy'de adına tiyatro var bugün kıyıda.

Babası Ahmet Selahattin Bey Osmanlı İmparatorluğu dönemi Hukuk Fakültesi Profesörü, Lozan Antlaşması'nın fikir babası ve kırklı yaşlarında vefat ettiğinde cebinden bir kaç kuruş çıkacak kadar da maddi sıkıntı içinde olan bir büyük hoca.

Haldun Taner. 
Adını gördüğünüz her eseri okuyabilir, izleyebilirsiniz. 

Büyük bir yazar ve Türk Tiyatrosu'nun duayenlerinden, Keşanlı Ali Destanı ile ülkeler gezdirmiş Türk Tiyatrosu'na, Devekuşu Kabare'nin kurucusu olmuş, düşündürerek güldürmüş bizleri yıllarca. Işık içinde yatsın.

Ruhu şad olacak tiyatrolarımız olsun.


12 Haziran 2015 Cuma

Boro'ların Kısmeti


Büyük denizcimiz Sadun Boro' yu yitirdik. Işık içinde yatsın. Ardılı çok olsun. 


Türk bayrağını yedi deniz beş kıtada , teknolojinin eksik olduğu dönemde, nice meşakkatle dalgalandırdı. 1965-1968 yıllarında eşi Oda Boro , kedileri Miço ile dünya turu yapan ilk denizcilerimiz oldular. Okur gezer, onun kitabı Pupa Yelken' i en sevdiği kitapları arasında bağrına basar.

Gezdikleri kıyılarda bölge insanlarının yaşamına dahil olan, amatör denizciliğin dostluğu ile bir Dünya'dan arkadaşlıklar kuran, ancak o yıllarda bile eksik olmayan korsanlık, benzeri tehlikeler ile de baş eden güzel insan ve onun çalışkan sabırlı eşi.

Ne olur herkes okusun bulunabiliyorsa, yoksa basılsın dilerim, ya da kütüphaneler gelsin...









11 Haziran 2015 Perşembe

Ve Gezi Ve Kitap Ve Film Ve Yazı



Güney Anadolu, Antakya, Tarsus Kilikya gezisi Titus Tünelleri demişken Roma Imparatoru Titus Andronikus' un Museviler' e zalim olduğu konusunu anmadan olmaz. 

Tarihte din uğruna çok katliam olmuş, iki bin yıl önce de olmuş, sekiz yüz yıl önce de olmuş, günümüzde de oluyor. Din uğruna da, onun burnu kısa, bunun uzun, yok o Hutu, bu Tutsi diye insanları ayırarak da savaşlar olmasın.


Anacağım kitap yazarı Nomiku, Çevireni Dr Kriton Dinçmen , adı Haçlı Seferleri, ilk 1925 yılında İskenderiye de yayınlanmış. 


1096 - 1270 Yılları Arasında Doğu'ya akınlarla seyreden o kapkara , nefret ve kanla dolu olaylarda Doğu insanının, Bizanslısının da, Müslümanının da , Musevisinin de,  gözü kara , eli kanlılarca mahvedildiğini anlatıyor.


Kitabın yazarı Selahattin Eyyubi' nin adil yönetimi'nden söz ediyor. Tüm cahil ve açgözlü akınlardan Tanrı dünyamızı korusun.




NOT - Ruanda' da insanlar Hutu ve Tutsi diye ayrıştırılarak iç savaş çıkartılmış ve bir milyon Ruandalı ölmüştü.

Izlemeyenler için film : Hotel Ruanda 



Haçlı Seferleri kitabından, Kudüs'te Davut'un Kapısı



Yıl 1187 de Kudüs' e giren Selahattin Eyyubi ' nin tutsaklara insanca davrandığı belirtilir. 



 Hz. İsa'nın Kabri Kilisesi

10 Haziran 2015 Çarşamba

Okurum Gezerim Yazarım:)


Elazığ Havaalanı'na indikten sonra sizi alan yerel rehberleriniz başarıyla ve il il de değişerek, Avrupa gezilerinde olduğu gibi, bilgi ile ciddiyet ile gezdiriyorlar, bravo onlara,

Hazar Gölü'nde kahvaltı ile güne başlamak enfes, yerel ürünlerle, güzelim bir doğa, yüksektesiniz  de , iştahlar açık, yedikçe yiyorsunuz, sanki çocukluğunuzda Uludağ' dasınız, bakır sahanda sucuklu yumurtalar geliyor, finali Türk kahvesi yapıyor, göl kıyısında yürüyüş sindirim için gerekli, bölgede kaynak sularının güzelliğinden olacak çaylar güzel .

1800 m yüksekte tektonik göl imiş, Van gölümüz gibi suları sodalı imiş,

Sonra Harput kalesi, bir çok bölümü onarılmış da olsa orijinal bölümlerini de görebiliyorsunuz. Az da olsa , aklınızda Şişli'de tiyatroda izlediğiniz oyun, Harput'ta Bir Amerikalı, dünya küçük, hadi bakalım Harput, kimin aklına gelirdi, iyi ki gitmişiz Cevat Fehmi Başkut'un oyununa.


Prof. Ali Demirsoy, Doğa Tarihi Müzesi'ne adı verilmiş yaşayan bir bilim adamımız ,
Apçağa köyü "orda bir köy var uzakta , o köy bizim köyümüzdür" dizelerinin Şairi Ahmet Kutsi Tecer'in köyü imiş, onların da kültür evleri, Etnoğrafya müzeleri var, saygı ile geziyoruz,


Ocak köyü , düşkünlerin ocağı, şifa vereni anlamını da taşır ya zaten Ocak kurumu Anadolu'da, bu köyümüzün de müzesi var, Hıdır Abdal'ın köyü imiş, Osmanlıca soyağacını da Müzede sergiliyorlar. Köyden yetişip batıda zengin olan işadamları unutmayıp desteklemişler, bravo onlara,

Devam edebilir : )